İstanbul tuhaf bir şehir, bir hafta tatile gidersiniz döndüğünüz de yaşadığınız sokakta ya yeni bir inşaat başlamıştır ya da köşe başındaki evi yıkmaya başlamışlardır.Yani muhakkak bıraktığınız şeyler bir şekilde yerinde değildir.
Nişantaşı'na her gittiğim de aynı durumu yaşıyorum. Bir gün Ann Taylor mağazasının açılacağı afişini görüyorum sonra bir bakıyorum yerine başka bir marka açılmış. Bir gün Guiseppe Zanotti'yi açılmış görüyorum ertesi gün kapanmış. Bir varmış bir yokmuş hesabı.
Abdi İpekçi sokağında yüzümüzü güldüren Louboutin, Beymen'in gücüyle açıldı. Sırada Zadig & Voltaire var. Bugun bunlara sevindik derken Marie Claire ve Super dergi'sinin kapanmasıyla şok yaşadık.
Ha İlerledik derken yerimizde saydık.
Gelelim Christian Louboutin'a, bu adam kadın ruhundan nasıl bu kadar güzel anlayabiliyor hala anlamış değilim o ayakkabıların duruşu çarpık bacakları bile bakılası yapıyor. İmzası kesinlikle kırmızı tabanın da değil kalıbında. Ukalaca bir yaklaşım gibi algılanmasıı istemem ama luks olarak görmüyorum bu markayı. Modaya ilgilisi olan kadınların dolabında olması gereken bir parça. Pigalle, fifi, Bianca artık bizleri bekler...
Umarım kalıbında bu kadar başarılı bir Türk ayakkabı markası görebiliriz.
We're all happy to have a new store of Christian Louboutin in Istanbul! Its dreamy heels are waiting for us!
.JPG)
